İlham Verenler

Dr. Öğr. Üyesi Müşerref ÖZTÜRK ÇETİNDOĞAN

Uluslararası Radyo Oyunu Yarışması Birincilik Ödülünün Sahibi Dr. Öğr. Üyesi Müşerref ÖZTÜRK ÇETİNDOĞAN ile Kariyer Röportajı

07 Temmuz 2022
Uluslararası Radyo Oyunu Yarışması Birincilik Ödülünün Sahibi Dr. Öğr. Üyesi Müşerref ÖZTÜRK ÇETİNDOĞAN ile Kariyer Röportajı

GENEL BAKIŞ

Tiyatro sanatı ve bilim, genellikle iki ayrı dünyaymış gibi düşünülür. Oysa o, bilimin de sanat kadar keyifli olduğunu düşünenlerden. Tiyatro üzerine fikir üretmenin, tartışmanın, değerlendirmenin oyun yazmak kadar keyifli olduğunu söylerken hem tiyatroya hem de akademiye olan sevgisini yansıtıyor. Güzel Sanatlar Fakültesi, Sahne Sanatları Bölümünden Dr. Öğr. Üyesi Müşerref ÖZTÜRK ÇETİNDOĞAN, kaleme aldığı tiyatro eserleri, ödülleri ve kariyer geçmişinden tüm tecrübelerini sizlerle paylaşıyor.

  1. İlk olarak kendinizi biraz tanıtır mısınız?

Süleyman Demirel Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Sahne Sanatları Bölümü, Dramatik Yazarlık, yeni adıyla Drama Yazarlığı ve Dramaturji Anasanat Dalı’nda Dr. Öğr. Üyesi olarak görev yapmaktayım. Lisans eğitimimi Dokuz Eylül Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Sahne Sanatları Bölümü, Dramatik Yazarlık Ana Sanat dalında tamamladım. Yüksek Lisans ve Doktora eğitimimi de yine Dokuz Eylül Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Sahne Sanatları Ana Bilim Dalı’nda yaptım. Yüksek Lisans tezim, ‘Doksan Sonrası Türk Oyun Yazarlığında Birey’ konusunu taşımaktadır. Doktora tezimi ise, ‘Küreselleşmenin Tiyatral Anlatıdaki Uzam’a Etkileri’ alanı üzerine gerçekleştirdim. Uzmanlık alanım Oyun Yazarlığı ve Oyun Yazma Teknikleri üzerine.

Akademiye başlamadan önce on yıl boyunca TRT İzmir Radyosunda program yapımcılığı, TRT İzmir Televizyonunda belgesel ve program metin yazarlığı üzerine görev aldım. Çalışmalarımdan bazıları; Şehir Işıkları, Aleme Sığmayan Aşklar, İmgeden Sahneye gibi haftalık radyo programlarının yanı sıra; Çağların Işıltısı, Bolkarlar ve Yörükler, Kozak Yaylası gibi belgesellerde de metin yazarı danışmanı olarak çalıştım. Ayrıca TRTINT uluslararası televizyon yayınlarında ülkemizin tarihi ve turistik mekanlarını tanıtan metinler yazdım. TRT Radyo-1’de yayınlanmış radyo tiyatrosu oyunum ‘Bir Cuma Hikayesi’ ve arkası yayın olarak yayınlanan ‘Gece Gelen Kadın’ adlı çalışmalarım da bulunuyor.

Yazdığım ve atıf alan makalelerimden bazıları: “Kırsal Mitten Kentsel Ritüele Geçiş: Beden Mekan İlişkisinin Doksan Sonrası Oyun Yazarlığına Yansıması”, “Yalan ve Tiyatro”, “Agon’u Yeniden Keşfetmek”, “Rol Yaratmada Uzamın İşlevi”, “Geleneksel Türk Tiyatrosunda Atasözlerinin Kullanımı”dır.

  1. Doorbell (Kapı Zili) adlı oyunla Orta Doğu Bölgesi birincilik ödülüne layık görüldünüz. Bu ödülün sizin için anlamı ne oldu?

Aslında ‘Kapı Zili’ benim ilk ödülüm değil. 2006 yılında Düsseldorf’ta,  “Göçmen Düğünü” adlı oyunumla Türk-Alman Ortak Projesi olan Oyun Yazma ve Sahneleme yarışmasında Türk yazar olarak seçilerek, Alman yazarlarla birlikte çalışma şansım oldu.

Aynı oyun, 2007 yılında Berlin’de 1975 yılından bu yana düzenlenen Tiyatro Festivali’ne seçildi ve oradan da ödülle döndü. ‘Göçmen Düğünü’ Almancaya çevrilerek Berlin’de okuma tiyatrosu olarak, Karlsruhe kentinde tam sahneleme olarak seyirciyle buluştu. 2008 yılında da Londra’da bulunan Arcolo Theatre tarafından yine okuma tiyatrosu olarak sahnelendi.

Kapı Zili’ne gelince… BBC Radyosu tarafından her yıl düzenlenen radyo oyunu yarışmasına katılmak için oyunun İngilizce’ye çevrilmiş olması gerekiyor. Avustralya’da yaşayan ve çeviriler yapan arkadaşım Ömer Yeni sayesinde ‘Kapı Zili’ İngilizceye çevrildi ve yarışmaya katılabildim. Bu yarışmada seçilen üç kişinin oyunları BBC radyosunda yayınlanıyor, diğer ödüller de kıtalar arası veriliyor. Bizim ülkemizin bölgesi, İngilizlere göre Orta Doğu olarak belirlenmiş. Ben ödülü kazandığıma elbette sevindim ama kıtasal olarak Orta Doğu Bölgesi ödülü almış olmaya da şaşırdığımı belirtmek isterim. Ödül almak, üstelik uluslararası bir ödül almak, oyun yazarları için çok motive edici bir durum. Sizi yeniden yazmaya iten bir gücü var. Bilmediğimiz coğrafyalarda anlatmış olduğunuz bir hikayenin karşılık bulması da ayrı bir mutluluk elbette.

  1. Bu ödülü hangi çalışmalarınız sayesinde elde ettiniz? Ayrıca oyun hakkında kısaca bilgi verir misiniz?

Kapı Zili, daha önce TRT için yazdığım ‘Bir Cuma Hikayesi’ oyununun yeni bir versiyonu. Oyunu yazdığım sıralarda yaşlılık ve yaşlılıkta yalnızlık, kapının çalmasının susması gibi durumlardan çok etkilendiğim bir zaman dilimindeydim. Uzun geceler, çalmayan kapıları düşündüğümü hatırlarım mesela… İnsanın çoğalması kapının çalınmasıyla ilişkili gelir bana.

‘Bir Cuma Hikayesi’ de daha önce TRT radyo oyunu yarışmasında, 2005 yılında mansiyon almış ve Ankara Radyo’sunda Rüştü Asyalı yönetiminde yayınlanmıştı. Oyunun BBC radyosunda değer görmesi de daha çok dinleyiciye ulaşmasını sağladı.

Bu yarışmayı internet haberlerinde duyup başvurdum ve hiçbir sonuç çıkmaz sanıyordum çünkü binlerce oyun arasından yapılan bir değerlendirme olacaktı. Sonucun ödül olması da doğrusu çok keyif vericiydi.

Kapı Zili, yıllar önce nişanlısını Almanya’ya çalışmaya göndermiş Gülferi’nin hikayesi. Oyun, evinde kapının çalmasını bekleyerek kedisine hikayeler okuyan Şükran’la başlıyor. Gülferi’nin hikayesini bize anlatan da Şükran. Gülferi Almanya’dan dönmeyen nişanlısını yıllarca bekliyor ve nişanlısı bir gün çıka geliyor. Gülferi bir yandan da İtalya’ya çalışmaya gidecek yeğeninin kararsızlığına çare olmaya çalışıyor. Oyun, anlatı içinde anlatı kurgusuyla ilerleyen, yalnızlığın, bekleyişin ama hep bekleyişin buruk bir öyküsü. Kapının bir gün çalacağına dair umut hiç bitmesin amacı taşıyor.

  1. Akademisyenlik hayali sizde nasıl gelişti ve bu süreçte zorluklar yaşadınız mı, ikilemlerde kaldınız mı?

Ben hep akademisyen olmak istedim. Tiyatro sanatı ve bilimi iki ayrı dünyaymış gibi düşünülür bizde. Oysa ben bilimin de sanat kadar keyifli olduğunu düşünürüm. Tiyatro üzerine fikir üretmek, tartışmak, değerlendirmek, yorumlamak oyun yazmak kadar keyiflidir. Tiyatro bilimine olan sevgimi de, akademiye olan heyecanımı da çevremde herkes bilir. Yani akademi konusunda hiçbir ikilemim olmadı.

  1. Yaşadığınız zorluklar karşısında sizi motive eden etkenler nelerdi?

Motivasyonum oyun izlemek için başka şehirlere gitmek ya da giderek sayısı artan gelen oyunları izlemek, diğer üniversitelerle iletişim halinde olmak ve elbette öğrencilerimizin tiyatro sanatçısı olma konusunda tutkuyla yaklaşıyor olması. Öğrencilerin enerjisi yıllar içinde beni hep yenileyen bir motivasyondur. Türk tiyatrosuna katkıda bulunduğumuzu bilmek de insana kendini iyi hissettiren bir etkendir, çünkü mezunlarımızın başarısını bizim başarımız sayarız.

  1. Şu anki mevcut çalışmalarınız ve hedefleriniz nelerdir?

SDÜ Radyo’da “Unutulmaz Aşklar ve Aşıklar” programının metin yazarlığını yapıyorum ve bu da son bir yıl içinde heyecanlandığım bir çalışma oldu, oluyor. Geçtiğimiz yıl yaptığımız TÜBİTAK projesi olan “Komedi Yazarlığı Öğrenci Çalıştayı” da son dönemde yaptığım en verimli çalışmalardan biri oldu demeliyim. Çünkü bu çalıştayda Türk oyun yazarlığında komedi türüne yaklaşımı birçok akademisyen ve sanatçıyla tartışıp değerlendirme şansı yakaladık.

  1. Son olarak; mevcut öğrencilerimiz, mezunlarımız ve aday öğrencilerimize ne önerirsiniz? Başarıya ulaşmak için nasıl bir yol izlemelerini tavsiye edersiniz?

Bana göre başarının yolu, naçizane tavsiyem, kendimizi keşfetme konusundaki azmimizdir. Yaşam boyu öğrenme, tiyatronun her aşamasında bizi daha da ileriye taşıyacak olan yenileşme gücümüz. Değişen teknoloji, pandemi, gelişen internet iletişimi olmaz dediğimizi oldurdu ve bizler anladık ki, insan insanı bulmayı ve hikayesini paylaşmayı istesin yeter. Gerisi sadece disiplin ve çalışma azmiyle aşılır ve tiyatro nerede olursa olsun “şimdi ve burada” ilkesiyle insanı insanla çoğaltmayı başarır.

 

Güncelleme Tarihi: 07.07.2022
Okunma Sayısı: 9874
Yayınlayan:
Bu İçeriği Paylaş!