Ekolojik Değişimlerin Göller Yöresindeki Yansımaları “Akademik Köşe”de Konuşuldu

Süleyman Demirel Üniversitesince hazırlanan “Akademik Köşe”de bu hafta “Geçmişin İzinde: Ekolojik Değişimlerin Göller Yöresindeki Yansımaları” konusu ele alındı.

SDÜ Bilim TV YouTube kanalından yayınlanan programa, Süleyman Demirel Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi ve Anadolu Kuvaterner Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Çetin Şenkul konuk oldu.

Anadolu’nun coğrafi özelliklerinin konuşulduğu programda Doç. Dr. Şenkul, çevresel ve toplumsal değişimlerden bahsetti. Çevre ve toplum konusunun son yıllarda daha fazla karşımıza çıkmaya başladığını belirten Şenkul, “Bunlar artık birleşik kavramlar. Çevre ve toplumda değişime neden olan faktörler çok önemli. Değişimler, farklı ölçekte ve farklı zamanda meydana geliyor. Günümüz bilim dünyası çevre ve toplum hakkında çok fazla araştırma yürütüyor. İnsanların son dönemde çevre konusunda duyarlılığı arttı. Fakat bununla beraber çevreden izole yaşamımız da arttı.” dedi.

Dünya tarihinde son iki buçuk milyon yılın çok önemli olduğunu kaydeden Şenkul, soğuk dönem ve sıcak dönemlerden bahsetti. Dünyanın dinamik bir yapıya sahip olduğunun altını çizen Şenkul, insanın dünyadan ayrı bir canlı olmadığını dile getirerek insanın doğadaki kalıntılarından bahsetti.

İnsanın yerleşik yapıya geçtiği dönem hakkında da bilgi veren Şenkul, Anadolu’nun bu alandaki önemine değinerek Anadolu’daki çevre ve toplum ilişkisi hakkında bilgi verdi.

İki temel yol “doğrudan kayıtlar” ve “dolaylı kayıtlar” ile geçmişe gidebilmenin mümkün olduğunu ifade eden Şenkul, doğrudan kayıtları “insanların elleriyle yazdığı belgeler, nüfus sayımları, tarihsel belgeler, vergi kayıtlar” gibi kaynaklar; dolaylı kayıtları ise doğanın kendisinin kayda aldığı veriler olarak tanımladı. Şenkul, şunları kaydetti: “Bizim en önemli veri kaynaklarımız göller. Göller önemli bir konserve alanı. Göllere o nedenle yeraltı kütüphaneleri diyoruz. Yazılı olmayan belgelerin en iyi korunduğu ve geçmişe gidebildiğimiz en önemli kayıtlar görsel kayıtlarımızdır. Biyolojik kanıtlar bozulmadan korunabiliyor. Mesela, bu bölgede bizim görsel verilerimiz 50 bin yıl öncesine kadar gidiyor. Bunlar içerisinde “bitki tarihi”, “arazi kullanımı- insanların aktiviteleri” ve “iklim tarihi”ni elde etmemiz mümkün. Bu üç temel veri üzerinden geçmişi yeniden kurguluyoruz. 10 yıl öncesi, 100 yıl öncesinde olduğu gibi insanlık tarihinin son 12 bin yılını elde tutulur gibi rekonstrükte etmemiz mümkün.”

Yayını izlemek için tıklayınız

 

Güncelleme Tarihi: 28.01.2022
Okunma Sayısı: 14265
Yayınlayan: Kurumsal İletişim Merkezi
Bu İçeriği Paylaş!